CEEOL - Browse Subjects Result

We kindly inform you that, as long as the subject affiliation of our 300.000+ articles is in progress, you might get unsufficient or no results on your third level or second level search. In this case, please broaden your search criteria.

ЗООМОРФНОЕ ПРОСТРАНСТВО ЖЕЛАНИЙ В ПЕТЕРБУРГЕ

Author(s): L.V. Kuznetsova / Language(s): Russian Issue: 3/2013

В Санкт-Петербурге, благодаря легенде об ожившем во время наводнения Медном всаднике, бытует миф, что памятники в случае крайней необходимости способны влиять на жизнь горожан. Таким образом, в массовом сознании петербуржцев они наделяются особыми свойствами. Среди таких городских памятников можно выделить интересную группу — изваяния животных, которые, по поверьям людей, могут исполнять желания, если произвести с ними некоторые ритуальные действия.

More...

ПЕТЕРБУРГСКИЕ КАМНИ И ИМПЕРСКИЕ СИМВОЛЫ: ПОЭТИКА И МИФОЛОГИЯ ГОРОДА

Author(s): V.A. Sukovatykh / Language(s): Russian Issue: 3/2013

В результате индустриальной революции и активной урбанизации, с расширением функций и роли городов как составляющих производственного комплекса и репрезентантов власти, Город приобретает особое место в культурном сознании Х1Х века: писатели, философы, ученые все больше внимания уделяют внутренней жизни города, рассматривая его как «социальный организм». Это не значит, что городов не было в Средневековье и эпоху Барокко: первые города в Европе датируют эпохой неолита (современная Греция, Турция) [3. с. 15-18]. Однако, если преимущественным видом поселения в эпоху Средневековья или Барокко были деревни, городки, тесно связанные с натуральным хозяйством, помещичьи усадьбы, то, начиная с ХIХ века Город возникает как новый социо-культурный феномен, вбирая внутрь себя массы людей из предместий, требуя от них нового типа работы (на производстве) и нового образа жизни (очень скученного), и взамен предоставляя им новые типы развлечений, самореализации, создавая новые типы профессий и услуг, а также новые культурные символы и знаки.

More...

5.00 €

Preview

Revizija povijesti poezijom

Author(s): Dražen Katunarić / Language(s): Croatian Issue: 21/2016

Gore prepisane Danteove tercine mogle bi biti nezaboravne iz današnjeg kuta gledanja kad se zna da je Papa Martin IV. 1281. Godine završio u čistilištu samo zato što je volio jesti ugore pa nije papovao kako je trebao. Volio je osobito ugore iz jezera Bolsene, a pripravljali su mu ih tako da su ih najpri je žive metali u vino, a on da istom pekli, piše u bilješci.

More...

TÜRK KÜLTÜR KAYNAKLARINDA YURTSEVERLİK BİLİNCİ

Author(s): Cengiz Aslan / Language(s): Turkish Issue: 9/2011

Tarih boyunca Türklerin kültürü, inancı ve töresi, düşman uluslar tarafından içimizdeki bedhahlar kullanarak yok edilmek istenmiştir. Türkleri birbirine düşman ederek, birbirini bölüp zayıflatarak içeriden parçalanmayı kolaylaştıran bu tuzağa en çok düşen ulus dramatik gerçektir ki, Türk ulusudur. Bu aymazlığa son vermek için, Köktürk Kağanı Bilgehan’dan günümüze pek çok Türk devlet başkanı ve Türk filozofları, halkına öğüt veren eserler ile, yasa niteliğinde söylevleri miras bırakmışlardır.

More...

XX ASRIN KÜR ŞAD’I: ATSIZ

Author(s): Abdullah Karahisarli / Language(s): Turkish Issue: 3/2009

Hüseyin Nihâl Atsız, 12 Ocak 1905 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Babası Çiftçi-oğulları ailesine mensup Deniz Güverte Binbaşısı Mehmed Nâil Bey (1877- 1944), annesi Fatma Zehra Hanımdır (1884-1930). Atsız, ilk ve orta öğrenimini İstanbul ve Süveyş’te çeşitli okullarda yapmıştır. 1922’de girdiği imtihanı kazanarak Askerî Tıbbiye’ye kaydolmuştur. Tıbbiye’de komünistlik ve azınlık milliyetçiliği güden öğrencilerle Türk öğrenciler arasında sık sık yaşanan tartışma ve kavgalara katılmış, ihtar ve disiplin cezaları almıştır. Tıbbiye’nin 3. sınıfındayken bir teğmenin lüzumsuz bir yerde istediği selâmı vermediği için, 4 Mart 1925’te Askerî Tıbbiye’den çıkarılmıştır.

More...

DOĞU TÜRKİSTAN'IN TARİHİ KONUMU VE ÇİN İSTİLASI

Author(s): Ahmet Yüksel / Language(s): Turkish Issue: 3/2009

Doğu Türkistan 1.824.418 km2 yüzölçümüne sahiptir. Bugün önemli kentleri ve yerleşim alanları Kaşgar, Hoten, İli, Turfan, Yarkent, Altay, Karamay, Kumul, Urumçi ve Çövcek’dir. Tarihte ise, Kıduran Antik şehri, Miren, Çerçen, Niye, Kaşgar Eski şehir, Turfan, Küçar, Hoten, Yarkent, Uzuntat, Hanöy, Eşşar, Subaş, Üçkat Rumtay Eski şehri, Kumtura, Kızıl Harabeleri, Onbaş Togtuz, Hücra ve Bezeklik Ming Öy Harabeleri önemli yerleşim alanları olarak bilinmektedir.

More...

TÜRK DİLİNDE DOLAYLI ANLATIM VE DOLAYSIZ ANLATIMIN BAZI SORUNLARI HAKKINDA

Author(s): Maral Ağayeva / Language(s): Turkish Issue: 2/2009

Anlatım sürecinde konuşan, müellif ve ya nakleten yalnız kendi sözlerini adresata iletmiyor. O, başkasına mahsus olan anlatımı da iletmek zorunlukta kalıyor. Anlatımın şahısa mahsus olması bir neden olarak ayrılma imkanı sağlıyor. Anlatım süreci bir fert tarafından hayata geçiyor. Bu halda haman şahıs oluşan anlatımın müellifi, onu nakl eden, aynı zamanda başkasına ait anlatım hakta bilgi veren, başkasına ait olan anlatımı net olarak canlandıran ve konuşan göreve sahiptir. Konuşanın anlatımında ve ya müellif nakletmesinde onun kendinin ve baçka şahısın ifadelerinin, fikirlerinin dahil edilmesi gibi sintaktik keçitler yer alıyor. Konuşanın ve ya nakleten müellifin anlatımına dahil edilmiş başkasına ait ifadeler ve fikirler özge (yad) anlatım gibi ifade olunuyor.

More...

AZERBAYCAN SENDİKALARININ HALKIN OKUMA YAZMA ÖĞRENİMİ ALANINDA ÇALIŞMALARI(20.YÜZYILIN 20-30’LU YILLARI)

Author(s): Sefiyar Hasanov Vekil / Language(s): Turkish Issue: 2/2009

20-30’lu yıllarda Sovyet devletinin gerçekleştirdiği en başarılı organizasyonlardan biri halkın okuma yazma öğrenmesiydi. Bu işe bir tek eğitim kurumları değil, o dönemde çalışmalar yapan bütün sosyal kurumlar, o sıradan sendikalar da aktif katılımda bulunmuşlar.

More...

YURTDIŞINA AKIN, MANEVİ DEĞERLERİN KAYBOLMA NEDENLERİ

Author(s): Eliza İsmailova / Language(s): Turkish Issue: 2/2009

Dünya entegrasyon süreçlerini hızlandırmak amacıyla da satış ve yatırım alanlarında sık sık rastlanılan engellerin ortadan kaldırılması zaruri sayılıyor. Bunun için de dünyanın tüm bölgelerini kapsamaya neden olacak yeni uluslararası standart ve tesislerin kurulması, oldukça gerekli sayılan işlerdendi (1, 126). Bu nedenle de uluslararası birliklerin sayı durmadan artmağa başladı. 1960’lı yıllarda sayı aşağı yukarı 7 bin civarında belirtilen bu istatistik veriler çağdaş dönemde 40 binden fazla sayı yansıtmaktadır. Özellikle, ABD, Japonya, Büyük Britanya, Fransa, Almanya, Çin, Güney Kore gibi devletlerin uluslararası şirketleri sürecin aktif katılımcılarıdırlar.

More...

TÜRK DÜNYASINDA “DOĞUM” ÜZERİNE

Author(s): Orhan Çeltikçi / Language(s): Turkish Issue: 2/2009

Son yıllarda; etnik kimlik, soy, ırk, etnisite, ulus devlet gibi kavramlar çokça tartışılır, üzerinde yazılar yazılır hale gelmiştir. Bu tartışmalar toplumların değerlerinin bütününü oluşturan kültürel yapılarını çok önemli hale getirmiştir. Bu bağlamda, yaklaşık 250 milyon dünya Türk nüfusunun sahip olup yaşattığı değerleri alan çalışmaları ile ortaya koymak ve bu değerleri kültürel strateji anlamında kullanmak çok önemli hale gelmiştir.

More...

GÜNÜMÜZDE GENÇLİĞİN TURANCILIĞI

Author(s): Melih Aydın ŞİMŞEK / Language(s): Turkish Issue: 1/2009

Turancılık, Türkçülük fikri 19. yüzyıl bitiminden itibaren ortaya çıkmıştır. Bu politikada amaç zayıflamış güçsüz düşmüş hasta adam Osmanlı devletinin kurtuluş amacı idi. Tabi ki bunun amacı da Türklere yeni bir yurdun sağlanma düşüncelerinden çıkmıştır. O dönemdeki üç taraftar politikadan Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük. Osmanlıcılık 1. Meşrütiyet İttihat ve Terakki partisinin ilk düşüncesiydi. Amaçları Osmanlı yurdunu tüm azınlıkları da içine alan bir üst kimlikti. Balkan savaşlarından sonra bu politika fikri dağılmıştır. İslamcılık, Abdulhamit ve çevresindekilerin Araplarla birlikte kurulan bir devlet. Türk kültür, ahlak, manevi değerler yerine Arapların kültür, ahlak, manevi birikimlerinin Türkler üzerinde yönetimi. Memlüklerden itibaren Araplar Türk hakimiyetindeyken bu politika işleri altüst etmekti sanırım. Arapların İngilizlerle birleşek, Fahrettin paşanın mükkemel savunma ile kaybetmesi ile birlikte bu politikada yok olmuş oldu. Artık tek politika Türkçülük kalmıştı.

More...

YUSUF VEZİR ÇEMENZEMİNLİ’NİN HAYATI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Author(s): Sevil İREVANLİ ATİLLA / Language(s): Turkish Issue: 1/2009

Yusuf Meşhedi Mir Baba oğlu Vezirov (Cemenzeminli)12 Eylül 1887’de Şuşa’da doğdu. İlk tahsilini Şuşa’da Samedbey Ağayev’in özel okulunda almıştır. Daha sonra Rus-Türk okulunda 8 yıl okumuştur. 1906 yılında Bakü’ye gelmiş Hacı Zeynalabidin Tağıyev’in yardımı ile Bakü uygulama okuluna girmiştir. 1907 yılında Molla Nasrettin Dergisinde “Müdiri- Mühterem başlıklı ilk makalesi yayınlanmıştır. 1908 yılında Bakü’de Üzeyir Bey’le şahsen tanışmıştı. 1909’da Bakü uygulama okulunu bitirmiştir. Daha sonra Taşkent’te bulunmuştur.

More...

Wystawa Lachowicza

Author(s): Bruno Schulz / Language(s): Polish Issue: 6/2015

A review of an exhibition of the Drogobych artist, Feliks Lachowicz, published in "Przegląd Podkarpacia". Schulz perceived in the works of Lachowicz, who made pictures referring to his hometown’s history, an unprecedented chronicle project, and believedthat the artist had a talent of medieval illustrators. The text concludes with an appealto the authorities to purchase Lachowicz’s works for the future municipal gallery housingthe achievements of local artists.

More...

Manekin artysty, manekin fetysz (Mannequin d’artiste, mannequin fétiche), Paryż, Musée Bourdelle, 1 kwietnia – 12 lipca 2015

Author(s): Tomasz Swoboda / Language(s): Polish Issue: 6/2015

This is a report from a visit to the exhibition "Mannequin d’artiste, mannequin fétiche" presented at the Paris Musée Bourdelle in April 1-July 12 2015. In the first place, the show was intended to be a story about the mannequin in the history of artistic practices.In such a context, the mannequin turns out to have been a great enemy of two currents: first, romanticism, which in his conception of creative genius rejected the idea of representingreality, and second, all the anti-mimetic tendencies in modern art in which the question of adequate representation of the body can only be a negative point of reference. That double rejection of the mannequin was compensated by its position within realism, for which it remained indispensable, and surrealism, for which the mannequin (particularly the tailor’s dummy) was a value in its own right: aesthetic,oneiric, philosophical, and erotic (see the most famous works of de Chirico and Bellmer).

More...

Emeryty

Author(s): Anna Kaszuba-Dębska / Language(s): Polish Issue: 6/2015

"Emeryty" is an interdisciplinary continuation of an earlier project by Kaszuba-Dębska– "Heels" – and the reference to the Kantor’s Theatre Informel, where the actor is aligned with the object and subjected to chance. Kantor’s actors are “bags, people in the cabinet conformed to the clothes hung there, deprived of their own free will, chattering their own nonsense”. Emeryt is an actor-subject, the alter ego of a specific person related tothe environment Kantor, mainly artists gathered around Cracow Group, or a person living today. In this way, a new community of dummies, combined with the same ideaof passing, is forming installation in urban space. Through QR codes placed on tags sewn into mannequins, the viewer interacts not only with the real object of art, but by scanning the code can also see the video, which recognizes real alter ego of the dummy.

More...

J[…], Juna, Józefina

Author(s): Agata Tuszyńska / Language(s): Polish Issue: 4/2014

In the first part of the essay, Tuszyńska introduces Józefina Szelińska, “Juna,” and presents the circumstances of discovering an unknown manuscript of Bruno Schulz – an application for a sick leave that he wrote for his partner to the Main Statistical Office in Warsaw.The file with the document was kept for several decades in the Office archive to be preserved in the times of the Second World War and the communist regime. The other partis an attempt to present the relationship of Schulz and Szelińska in the form of a literaryre portage or a biographical sketch. The difficult liaison of the writer and the most mysteriousof his mistresses – both of them suffered from depression and could hardly communicate with each other – is an opportunity to make references to the politics and social life of the prewar Poland. The essay is a part of a book that will soon be published by Wydawnictwo Literackie.

More...

Schulz czytany przez Henri Lewiego

Author(s): Tomasz Stróżyński / Language(s): Polish Issue: 4/2014

Essay on Heni Lewi's "Bruno Schulz ou les Stratégies messianiques".

More...

Krytyka turystyczna

Author(s): Filip Szałasek / Language(s): Polish Issue: 4/2014

"A Guide to Bruno Schulz" [Bruno Schulz. Przewodnik], published by Krytyka Polityczna,could be an opportunity to shed some new light on the writer’s work, but it turns out a failure. Even though the publisher believes that Schulz’s fiction and drawings are a challenge to the human sciences, the essays included in the volume are superficial and disappointing. The reviewer analyzes particular elements of the collection – interpretive essayson Schulz’s fiction, film studies, and short stories and comics based on Schulz’s works– to conclude that they are inadequate and, as regards the comics and short stories, quite expendable.

More...

Rejowe dykteryjki i kulturowe odsłanianie reformacyjnego dyskursu

Author(s): Jakub Koryl / Language(s): Polish Issue: 2 (35)/2015

Ostrożnie zapowiadany na początku lat 70. ubiegłego stulecia zmierzch wielkich narracji historycznych stał się na przestrzeni ostatnich co najmniej dwóch dekad zjawiskiem, które określa jeśli nie dominujący, to z pewnością wysoce eksponowany nurt we współczesnej humanistyce. W następstwie owego zwrotu, którego w mojej ocenie – bodaj najbardziej wyrazistą egzemplifi kacją pozostaje klasyczna dziś książka Carlo Ginzburga Il formaggio e i vermi z 1976 roku1, dotychczas marginalizowane w historiografi i zjawiska stały się nie tylko wyodrębnionymi, ale nade wszystko samodzielnymi i poznawczo atrakcyjnymi zagadnieniami badawczymi. Dzięki rosnącemu w tym okresie zainteresowaniu historią kulturową ramy dostępnej nam wiedzy o wczesnej nowożytności zostały rozsadzone nie tyle w horyzoncie wertykalnym, czyli w przedmiocie tego, co niskie i wysokie (wertykalność bowiem wciąż zakłada „przedkulturową”, by tak rzec, pierwotną hierarchię tego, co badawczo mniej lub bardziej wartościowe, a więc raczej ocenę dostępnej wiedzy niż jej zdobywanie i rozszerzanie), co raczej w wymiarze horyzontalnym, czyli na boki, a więc w odpowiedzi na rodzącą się świadomość pomijania lub wręcz rozmyślnego eliminowania z badawczego pola widzenia pewnych zjawisk jako nielicujących z tzw. kulturą wysoką i jej klasycznymi miarami.

More...

Pasja Chrystusa – kaznodziejskie renarracje

Author(s): Wojciech Ryczek / Language(s): Polish Issue: 3 (36)/2015

Męka i śmierć Chrystusa na krzyżu – od modlitwy w ogrodzie Oliwnym (Getsemani), aż po złożenie martwego ciała Pana do grobuto temat najdłuższej i najbardziej szczegółowej narracji u każdego z czterech ewangelistów. Dramatyczne wydarzenia, które rozegrały się wówczas w Jerozolimie i jej okolicach, odmieniły nie tylko losy uczniów Chrystusa, ale okazały się również momentem przełomowym w historii Odkupienia, przynosząc upadłej ludzkości nadzieję pojednania z miłosiernym Stwórcą. Opisane z różną dokładnością przez autorów Dobrej Nowiny i opowiadane po wielokroć w czasach pierwszych gmin chrześcijańskich stały się z czasem tematem kazań poświęconych w całości pobożnemu rozpamiętywaniu męczeńskiej śmierci Chrystusa. Wśród autorów narracji pasyjnych odnajdziemy apostołów, ojców Kościoła, a także wielu kaznodziejów opowiadających na nowo o wydarzeniach z Wielkiego Piątku i ukazujących ich znaczenie zarówno w kontekście ludzkiej egzystencji, jak i historii powszechnej.

More...